.jpeg)
Karma astrolojide Yengeç burcu, ruhun “ev” kavramını yeniden inşa ettiği, aidiyet duygusunu arındırdığı ve şefkati öz benliğiyle bütünleştirdiği aşamadır. Bu burçla gelen ruh, geçmiş yaşamlarında ya duygusal ihmal yaşamış ya da başkalarının ihtiyaçlarına kendisini feda etmiş olabilir. Şimdi bu hayatta ruhun görevi, kendine dönmek, içsel güvenliğini bulmak ve kendi kalbinin annesi olmaktır.
Yengeç’in ruhsal yolculuğu, bir çocuğun yuvaya duyduğu ihtiyaçla başlar ama aslında derinlerde bir “anaç bilgelik” yatar. Bu ruh, içgüdüsel olarak korur, sahiplenir, sarar sarmalar. Ancak karma ona şunu öğretir: Gerçek şefkat, kendinden başlar. Geçmişte başkalarının duygusal yüklerini taşıyan bu ruh, bu yaşamda kendi duygularını sahiplenmeyi öğrenmek zorundadır.
Yengeç burcu, kalbin hafızasıdır. Geçmiş yaşamdan taşıdığı acılar, korkular ya da kayıplar; bu hayatta aile ilişkileri, anne temaları, duygusal bağlarla yeniden karşına çıkar. Çünkü ruh bu sefer kaçmak değil, hissetmek zorundadır. Duygularla yüzleşmek, onları bastırmadan kabul etmek ve şefkatin sadece başkasına değil, kendine de yönelmesi gerektiğini anlamak zorundadır.
Bu burcun sınavı duygusal bağımlılıkları aşmaktır. Sevgi dilenmek değil, sevgi üretmeyi öğrenmektir. Aidiyet ararken başkalarına tutunmak değil, kendi iç dünyasında bir yuva kurabilmektir. Çünkü Yengeç’in gerçek evi bir bina değil, kendi kalbidir. Ve kalbine dönmeden hiçbir yer tam anlamıyla “ev” olmaz.
Ruhun amacı şudur: Şefkatle kendini büyütmek. Kendini sevmeyi öğrendikçe, başkalarına verdiği sevgi de saflaşır. Geçmişten gelen duygusal izleri dönüştürerek, bu kez koşulsuz sevgiyi taşıyan bir ruh olur. Ve sonunda, geçmişin acılarını besleyen değil, sevgisiyle iyileştiren bir bilgeye dönüşür.
.jpeg)