
Karma astrolojide Balık burcu, ruhun tüm enkarnasyonlardan getirdiği yüklerle, hatıralarla, duygularla yüzleşip, onları koşulsuz sevgiyle çözmeye geldiği son aşamadır. Bu burçta doğan bir ruh, geçmiş yaşamlarında çok şey yaşamış, çok sevmiş, çok kaybetmiş, çok feda etmiş olabilir. Artık bu hayatta ruh, evrene teslim olmayı, affetmeyi ve ruhsal birleşmeyi öğrenmek zorundadır.
Balık’ın ruhsal yolculuğu, diğerlerinin göremediğini hissetmekle başlar. Perdenin arkasındaki gerçekleri sezgisel olarak bilir. Başkalarının hislerini kendi duyguları gibi yaşar. Çünkü bu burç, birey olmanın ötesine geçmiştir. O artık bir “ben” değil, bir “biz” bilincidir. Ve bu, bir yandan onu ilahi aşka yaklaştırırken, öte yandan dünyevi sınırlar içinde savunmasız bırakabilir.
Balık karması, kendini feda etme ile kendini unutma arasındaki çizgide sınanır. Geçmiş yaşamlarında başkaları için yaşamış bir ruh, bu hayatta yine aynı tuzağa düşebilir: Kendini adamak, vazgeçmek, gözyaşlarında kaybolmak… Ama evren ona der ki: “Bu kez kendini sev. Kendine şefkat göster. Bencillik değil bu; bu kez ruhunu kurtar.”
Balık burcunun görevi, dünyayı değiştirmek değil; dünyaya bakışını değiştirmektir. İçindeki sevgiyle karanlığı aydınlatmak, anlam verilemeyene anlam katmak, şekilsiz olanı kabul edebilmektir. Onun gücü; kontrolde değil, teslimiyettedir. Dirençte değil, kabuldedir. Gerçek ilahi olan, ancak çözülerek anlaşılır.
Bu yaşamın dersi şudur: Ruhsal çözülme, kaybolmak değil; evrenle bir olmaktır. Balık burcu ruhu, egonun sınırlarını aşarak sonsuzla bütünleşir. Bu yüzden Balık son burçtur – çünkü birliğe açılan kapıdır. Ve bu kapıyı geçen ruh, artık öğretmek için değil; sadece varlığıyla şifa olmak için buradadır.
